14 Ağustos 2020
Ayasofya’nın Müzeden Camiye çevrilmesi öncesi süreçte, Avrupa, Amerika ve Rusya ile yapılan özel ve gizli görüşmelerde; “Bu girişimin Türkiye’nin bir iç meselesi sayılacağı hususunda toleranslı ve Erdoğan’a cesaret kazandırıcı bir tavır takınıldığı” konusunda bazı duyumlar paylaşılmış ve yorumlar yapılmıştı. Ama Ayasofya’nın açılışının hemen ardından çok sert açıklamalar ve düşmanca yaklaşımlar yoğunlaşmış ve kinlerini kusmaya ve kışkırtmaya başlamışlardı. Acaba bu gizli mahfillerde Ayasofya’nın yeniden açılmasıyla ilgili, “Hristiyan Batı’nın ve Rusya’nın önce tolerans gösterip Sn. Erdoğan’ı cesaretlendirmeleri, yoksa Türkiye’ye yönelik yeni bir Haçlı-NATO saldırısına gerekçe oluşturmak amacı mı taşımaktaydı?” soruları ve kuşkuları üzerinde durmak ve gerekli tedbirleri almak lazımdı. Bunu doğrudan NATO adına olmasa da Yunanistan’ı kışkırtarak yaparlardı. Elbette Yunanistan kendi başına Türkiye’ye saldırmaya kalkışamazdı; ama 1. Dünya Savaşı sonunda olduğu gibi, Haçlı Batı’nın arka çıkması ve kışkırtmasıyla üzerimize saldırtırlardı.
İşte bakınız ABD, sınırımızın hemen dibinde deniz ve hava üssü kurmuşlardı!