DEMOKRATİK OLGUNLUK, SİYASİ SORUMLULUK VE FİKRİ UYUŞUKLUK

691
Paylaş:

17 Ağustos 2019

Ülkenin ve Milletin bütünlüğü “AB’ye gireceğiz!” aldatmacası uğruna tehlikeye atılmaktadır. Bu isteklerin değil kabul edilmesi, müzakere edilmesi dahi yıkımdır. Mevcut AKP Hükümeti, bu konuda tamamen teslimiyetçi bir tavır takınmaktadır. AKP Hükümeti’nin bu tehlikeli tuzaklar karşısında acziyet ve yetersizliği ortadadır. Artık oynanan oyunu görmek ve tuzağa düşmemek lazımdır. Açıkça Sevr yeniden hortlatılmaktadır ve AB süreci bunun bir parçasıdır! Ekonomik bağımlılık süreci, Kıbrıs’ın verilmesi, toprak devirleri ve ülkenin parsellenmesi, azınlık meselesi, misyonerlik ve ruhban okulu sinsiliği geleceğimizi karartmaktadır. Evet, varlığımızı yok eden bu tavizleri kabul etmek intihardır!

İşte, AB’nin istekleri ve iktidarın onayladıkları:

Dicle-Fırat havzası ve GAP’ın uluslararası bir idareye devredilmesi. (Büyük İsrail’e ilk adım.)

Yabancılara toprak alım hakkının sınırsız ve kontrolsüz bir şekilde sürdürülmesi.

AB Güvenlik konsepti gereğince, Türk Ordusuna AB’nin Lejyoner’i görevi verilmesi.

Uzlaşma adı altında, Ermenilerin isteklerinin yerine getirilmesi.

Ruhban Okulu ve Ekümenlik dahil, Yunanlıların taleplerine boyun eğilmesi.

Kıbrıs Rum Kesimi’nin; AB içinde, Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanınmasına müsaade edilmesi.

Kürtlerin ve Alevilerin, azınlık olarak tanınmasının teklifi.

Mali yardımların en az 10 yıl askıya alınması ve daha önce yapılmış anlaşmalara rağmen serbest dolaşım hakkının esirgenmesi.

Görüşmeler neticesinde Türkiye, AB’nin istediği bütün şartları yerine getirse bile, üyeliğinin yine garanti edilmemesi gibi hakaretleri içinize sindirebilecek misiniz? Efendi olmak varken, köle olmak niyetinde misiniz?

Bunların sonuçları, uykularımızı kaçırmalıdır.

Devamı için tıklayınız.

    Güncel makalelerimizden istifade etmek istiyorsanız lütfen aşağıdaki kutuya e-mail adresinizi yazarak bize gönderiniz.

    Bu makaleyi sesli olarak da dinleyebilirsiniz.