16 Eylül 2020
Engin Ardıç denen zavallı arsız: “1974’te Kıbrıs’a yapılan askeri harekât ertesinde kalıcı bir siyasi çözüme ulaşmak mümkünken, bunun iç politika malzemesine çevrilmesi ile Kıbrıs’ın ‘çözümsüz sorun’ olarak Türk dış politikasının ipoteği haline dönüştürülmesinin hesabını siyasetçilerden sorabildik mi?” diye yazan sevgili ağabeyi Mehmet Barlas’a hak verip şunları zırvalamıştı:
“Ama bunun için gerek Ecevit’in gerekse Erbakan’ın “politikacı” değil “devlet adamı” olmaları şarttı…” (23 Mart 2016 Sabah) “Ecevit’ten Başbakan değil, ancak Sanskrit edebiyatçısı olabileceğini” söyleyip bu rüşveti kelâm lafından sonra “Erbakan da Ecevit’i yıpratmak için “Milletimiz Kıbrıs’ın tamamını istiyor” sözleriyle yangına körükle gidiyordu” diyerek hiç utanmadan tarihi gerçekleri çarpıtıyor ve Hoca’ya iftira atıyordu. Hem Mehmet Barlas hem Engin Ardıç aslında Kıbrıs’ı Yunanistan’a bırakmak ve AB sevdasıyla Türkiye’yi de Avrupa’ya bağlamak isteyen aslı ve astarı malum takımdandı. Şimdi bunlara hatırlatmak lazımdı; oldukça dirayetli ve cesaretli bir Başkanınız varken, ne bekliyorsunuz, haydi şikâyet edip durduğunuz bu sorunları çözmenin tam zamanıydı… Haydi sıkıyorsa yapın! Elinizi bağlayan mı vardı? Oysa siz KKTC’yi satmak ve yok saymak anlamındaki; Güney Kıbrıs Rum kesimini Adanın tek meşru temsilcisi olduğunu kabul edip AB kriterlerine uymak için fırsat kollayan takımsınız! İşte Ege ve Akdeniz’deki tavizleriniz de bunun kanıtıydı.
Bu bitmeyen Erbakan hıncınızın ve Erdoğan aşkınızın altındaki niyetinizin karşılığını mutlaka bulacaksınız! Yoksa Erbakan’ın Şanlı Kıbrıs Zaferi’ne öncülük yapmasının ve Siyonist Yahudi tezgâhını deşifre edip gün yüzüne çıkarmasının acısı mı hâlâ sizi böyle kıvrandırmaktaydı? Bu AKP ve Erdoğan hayranlığınız da zaten, bunların Erbakan’ın Siyonizm’in zulüm saltanatını yıkacak tarihi projelerini askıya aldıklarından kaynaklıdır. E. Milli Eğitim Bakanı ve AKP kurucularından Hüseyin Çelik, Erdoğan’ın kendisini yeni partiye davet ettiğinde;