6 Mayıs 2023
Yalan; bir insanın kendisini, karşısındaki kişiden veya kesimden daha suçlu, daha zayıf, daha aşağı ve daha savunmasız gördüğü için başvurduğu bir “anı kurtarma ve durumu kotarma” tarzıdır. Elbette yanlış, yakışıksız ve bayağı bir tavırdır. Çünkü bir yalan, başka bir yalanı doğuracak ve yalan söyleyen kişi kendisini, çırpındıkça dibe çöken bir yalan bataklığının içinde bulacaktır. Yalan, Kur’an’ın ifade buyurduğu gibi, “Örümcek ağından daha zayıf bir korunaktır!..”[1] Yani, yalana sığınan, aslında yılana sığınmış olacaktır. Yalan, insan ahlâkını ve fıtrat (yaratılış) ayarlarını bozup yalama eden ve artık çevresinde güvenilmeyen bir konuma taşıyacaktır. Bu karakter tahripçisi ve tehlikeli durumdan kurtulmanın tek çaresi; yanlışlık ve haksızlıklarını bırakmak, samimi pişmanlıkla özür dileme olgunluğuna kavuşmak ve artık onurlu ve olumlu bir ahlâki dürüstlüğe sahip olmaktır. Zira doğruluk, huzur ve mutluluk kaynağı; yalan ise bayağılık ve aşağılık kompleksinin bir yansımasıdır. Yalan, o anı kurtarsa da, bütün gelecek zamanlarını karartacak bir yaklaşımdır. Tembellik ederek; üstlendiği görevi, zamanında ve istenilen oranda yapmayan… Başkalarının farkına vardıklarında utanacağı ve itibar kaybına uğrayacağı, erdeme ve edebe aykırı davranışlara bulaşan… Haksızlık ve ahlâksızlık sayılan durumlara karışan… Rakipleriyle meşru ve münasip yöntemlerle yarışamayıp, hileli ve hayali başarılarla övünüp avunmaya çalışan zavallı insanların başvurduğu bir zırvacılıktır!..